| İsim |
Anlamı |
Cinsiyet |
E harfi ile başlayan 359 adet isim bulundu
<< Önceki Sayfa | Sonraki Sayfa >>
| EBAN |
Eban b. Osman b. Affan Hz. Osman'ın üçüncü oğlu olup valilik etmiştir. Cemel vakasında Hz. Aişe'ye refakat etmiştir. |
ERKEK |
| EBBEDULLAH |
Allah ebedi eylesin, daim eylesin. |
ERKEK |
| EBECEN |
Akıllı çocuk. |
ERKEK |
| EBER |
Hayırlı, şerefli, faziletli. |
ERKEK/KIZ |
| EBHER |
En parlak. |
ERKEK |
| EBRA |
1. Ürkme, kaçma. 2. Birden bire ölme. |
ERKEK |
| EBRAR |
1. Hayır sahipleri. 2. İyiler, dindarlar, özü sözü doğru olanlar. Şeş Ebrar Altı hayır sahibi, Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin. |
ERKEK |
| EBU |
Baba, ata. |
ERKEK |
| EBUALİSİNA |
Ali Sina'nın babası anlamında. Ünlü Türk bilgini. |
ERKEK |
| EBUBEKİR |
Deve yavrusunun babası. Hulefai Raşidin'in ilkidir. Hz. Ebubekir'in lakabı. Rasûlullah(s.a.s)'m nübüvvetinden önce de sonra da en yakın arkadaşı olmuştur. |
ERKEK |
| EBUDAVUD |
Süleyman b. elEşas esSicistani. Kütübi Sitte'den birisi olan Süneni Ebû Davud'un müellifi. Büyük hadis bilgini. 500.000 hadis arasından seçtiği 4800 hadisten oluşan Sünen'i, ahlak, tarih ve fıkıhla ilgili meseleleri içerir. |
ERKEK |
| EBUHUREYRE |
Suffe ashabındandır. Birçok hadis rivayet etmiştir. |
ERKEK |
| EBUZER |
Altın sahibi, servet ve zenginlik sahibi. |
ERKEK |
| EBUZERELGIFARİ |
Sahabedendir. |
ERKEK |
| EBYAR |
Pek ak, pek beyaz. |
ERKEK/KIZ |
| ECEBAY |
varlıklı ve ulu kişi |
ERKEK |
| ECEHAN |
1. Baş reis. 2. Kraliçe. 3. Ana. 4. Yaşlı kadın. |
KIZ/ERKEK |
| ECEMİŞ |
Çok bilmiş. |
ERKEK |
| ECER |
Yeni, güzel, iyi. |
ERKEK |
| ECEVİT |
Çevik, çalışkan, açık fikirli - Yaramaz,sinirli |
ERKEK |
| ECİR |
1. Bir iş ya da emek karşılığı verilen şey. 2. Sevap. 3. Aziz sevgili. |
ERKEK |
| ECVED |
1. En iyi olan. 2. Eli açık cömert. Türk dil kuralına göre "d/t" olarak okunur. |
ERKEK |
| ECVET |
1. En iyi olan. 2. Eli açık cömert. |
ERKEK |
| EDEBALİ |
(Öl 1325). Osman Gazi'nin kayınpederi ve hocası. Osmanlı imparatorluğunun kuruluşunda önemli bir rolü oldu. |
ERKEK |
| EDGÜ |
İyi. |
ERKEK |
| EDGÜALP |
İyi yiğit. |
ERKEK |
| EDGÜER |
İyi. |
ERKEK |
| EDGÜKAN |
İyi. |
ERKEK |
| EDHEM |
Karayağız at. Türk dil kuralı açısından "d/t" olarak kullanılır. İbrahim Edhem İslam tarihinde meşhur sofi |
ERKEK |
|
|
| EDİM |
Fiil, amel. |
ERKEK |
| EDİP |
Edepli terbiyeli / Edebiyatla ilgilenenkişi |
ERKEK |
| EDİS |
Değerli, ulu yüce, yüksek |
KIZ/ERKEK |
| EDİZ |
1. Yüksek, yüksek y2. Ulu, yüce, değerli. |
ERKEK |
| EDRİS |
(bkz. İdris). |
ERKEK |
| EFADİL |
Pek mümtaz olanlar, çok bilgililer. |
ERKEK |
| EFAHİM |
En ulu, pek büyük ve saygıya layık kimseler. |
ERKEK |
| EFAZIL |
Pek mümtaz olanlar, çok bilgililer. |
ERKEK |
| EFDAL |
En değerli en yüksek. |
ERKEK |
| EFE |
1. Ağabey, büyük kardeş. 2. Yiğit, cesur. 3. Kabadayı. |
ERKEK |
| EFECAN |
Hareketli, ele avuca sığmaz, akıllı |
ERKEK |
| EFEKAN |
Efe soyundan gelen. |
ERKEK |
| EFGAN |
Ağlayıp inleme - feryat |
ERKEK |
| EFGEN |
1. Düşüren, yıkan, yere atan. 2. Alıcı, yakıcı, düşürücü. |
ERKEK |
| EFİL |
Rüzgar, dalgalanma |
KIZ/ERKEK |
| EFKAN |
Çığlıklar, inlemeler |
ERKEK |
| EFKAR |
1. Düşüncel2. İç sıkıntısı, kaygı. |
ERKEK |
| EFKEN |
Düşkün. |
ERKEK |
| EFLAK |
1. Semalar, felekler, yükler, küreler, zamanlar. 2. Bahtlar, talihler, kaderler. |
ERKEK |
| EFLAKİ |
Gökte oturan melek. Eflaki Şemseddin Ahmet Dede(1360). Osmanlı sufı ve yazar. Mevlana'ya dair Menakıbü'lArifin adlı eserin müellifi. |
ERKEK |
| EFLATUN |
1. Açık mor. 2. Aristo'nun hocası, Sokrat'ın talebesi, ünlü Yunan filozofu. |
ERKEK |
| EFRAHİM |
Hz. Yusuf un ikinci oğlu. Orta Filistin'de yerleşen İsrail kabilesine adını verdiği söylenir. Bu kabile Hz. Süleyman'ın ölümünden sonra asıl İsrail topluluğunun 12 kola ayrılmasında etken oldu. |
ERKEK |
| EFRAS |
Atlar, beygirler, kısraklar. |
ERKEK |
| EFRUG |
1. Parıltı, ışık. 2. Nur. |
ERKEK/KIZ |
| EFTAL |
En değerli en yüksek. |
ERKEK |
| EFZA |
Artmak, çoğalmak. |
ERKEK/KIZ |
| EGE |
1. Bir çocuğu koruyan, işlerine bakan ve her halinden sorumlu olan. 2. Yaşça büyük, ulu. 3. Sahip. |
ERKEK/KIZ |
| EGEHAN |
Engin denizlerin hükümdarı |
ERKEK |
| EGEMEN |
Hakim, hüküm süren karşılığı olarak kullanılan bu kelime, hem kök, hem de ek olarak yanlıştır. Türkçe'de ne "eğe" kökü, ne de "man-men" şeklinde isim yapım eki vardır. |
ERKEK |
| EGESEL |
1. Bir çocuğu koruyan, işlerine bakan ve her halinden sorumlu olan. 2. Yaşça büyük, ulu. 3. Sahip. |
ERKEK |
|
|
| EĞİLMEZ |
Başkalarının baskısını ve üstünlüğünü kabul etmeyen, baş eğmeyen. |
ERKEK |
| EĞİN |
sırt, arka. |
ERKEK |
| EHİL |
1. Sahip, malik. 2. Becerikli, yetenekli. 3. Kankocadan her biri. |
ERKEK |
| EHLİMEN |
inançlı inanan kimse. |
ERKEK |
| EHLULLAH |
1. Allah'ın adamı, veli, evliya. 2. Allah'a teveccüh etmiş, kulluğunu yanlız ona yöneltmiş. Küfür ehlinden, ve şirkten kaçman. |
ERKEK |
| EJDER |
Bir masal yaratığı, korkulan, güçlü |
ERKEK |
| EKABİR |
Rütbece, görgü ve faziletçe büyük olanlar, devlet ricali. |
ERKEK |
| EKBER |
Kebir kelimesinden, En büyük |
ERKEK |
| EKE |
1. Bilgili, deneyli, olgun. 2. Kurnaz, açıkgöz. 3. Bilmiş çocuk. 4. Dahi. |
ERKEK |
| EKEMEN |
1. Bilgili, deneyli, olgun. 2. Kurnaz, açıkgöz. 3. Bilmiş çocuk. 4. Dahi. |
ERKEK |
| EKEN |
toprağa tohum atan serpen |
ERKEK |
| EKENER |
toprağa tohum serpen kimse |
ERKEK |
| EKER |
Toprakla uğraşan. |
ERKEK |
| EKİM |
1. Toprağa ürün ekme işi. 2. Yılın onuncu ayı. |
KIZ/ERKEK |
| EKİN |
1. Ekilmiş tahılın sürmüşü, tarlada bitmiş tahıl. 2. - Kültür. |
KIZ/ERKEK |
| EKİNER |
1. Ekilmiş tahılın sürmüşü, tarlada bitmiş tahıl. 2. - Kültür. |
ERKEK |
| EKMEL |
1. Daha, pek kamil, mükemmel ve kusursuz olan. 2. En uygun, en eksiksiz. 3. Ekmeli Enbiya Hz. Rasûlullah(s.a.s). 4. Dinin tamamlanması. Maide suresi ayet, 3. |
ERKEK |
| EKMELEDDİN |
1. Dinin en olgunu, en olgunlaştırdığı isim. 2. Dinin tamamı. Türk dil kuralı açısından "d/t" olarak kullanılır. |
ERKEK |
| EKMELETTİN |
1. Dinin en olgunu, en olgunlaştırdığı isim. 2. Dinin tamamı. |
ERKEK |
| EKREM |
Pek cömert, iyiliksever |
ERKEK |
| ELBEK |
il beyi, ellerin beyi |
ERKEK |
| ELBİR |
uzlaştırıcı, arabulucu, bir işi birlikte yapan |
ERKEK |
| ELBURZ |
1. Kafkaslarda en yüksek dağ. 2. Uzun boylu yakışıklı kimse. |
ERKEK/KIZ |
| ELÇİ |
1. Başka bir devlet nezdinde devletini temsil eden kişi. 2. Sefir. 3. Allah'ın gönderdiği rasul ve nebiler. |
ERKEK |
| ELÇİN |
deste, demet, bir tutam, bir avuç, kışın ocak başında, öten cırcırböceği |
ERKEK |
| ELDEM |
sevimli kimse, sıcak kanlı kimse, cana yakın kimse |
ERKEK |
| ELDEMİR |
Demir gibi güçlü el. |
ERKEK |
| ELFAZ |
Sözler, sözcükler. |
ERKEK |
| ELGİN |
Garip, yurdundan ayrılmış. |
ERKEK |
| ELGÜN |
kamu, herkes |
ERKEK |
|
| ELHAN |
Nameler, ezgiler |
ERKEK |
| ELVAN |
Renk renk, çok renkli |
KIZ/ERKEK |
| ELVİDA |
Allah'a ısmarladık. Allah'a emanet olun yollu ayrılık hitabı. Erkek ve kadın ismi olarak kullanılır. |
ERKEK/KIZ |
| ELVİN |
Cennet çiceği, Gökkuşağının her bir tayfına verilen isim, Sıcak - Sadakat, sonsuz arkadaslik |
ERKEK/KIZ |
| ELYESA |
Kur'anı Kerim'de adı geçen bir peygamber. |
ERKEK |
| EMAN |
1. Emniyet. 2. Himaye, masuniyet. Güvence. Müslüman her ferde eman verebilir. |
ERKEK |
| EMANETULLAH |
Allah'ın emaneti. |
ERKEK |
| EMANULLAH |
1. Allah'ın emaneti. Devletin tebası, halk, millet. |
ERKEK |
| EMEÇ |
1. Hedef. 2. Yamaç. 3. Henüz memeden kesilmemiş buzağı. |
ERKEK |
| EMEK |
1. Uzun, yorucu ve özenli çalışma. 2. Bir işin yapılması için harcanan beden ve kafa gücü. |
ERKEK |
| EMİN |
Güvenilen, inanılan kimse |
ERKEK |