| İsim |
Anlamı |
Cinsiyet |
K harfi ile başlayan 407 adet isim bulundu
<< Önceki Sayfa | Sonraki Sayfa >>
| KEYVAN |
Satürn yıldızı. |
KIZ |
| KEYYİS |
1. Akıllı, anlayışlı, kavrayışlı. 2. İnce zarif. |
KIZ |
| KEYYİSE |
1. Akıllı, anlayışlı, kavrayışlı. 2. İnce zarif. |
KIZ |
| KEZBAN |
1. Bir yeri yöneten kadın kahya. 2. Ev kadını, evine ve kocasına bağlı kadın. |
KIZ |
| KEZER |
Kahraman. |
ERKEK |
| KILAVUZ |
Yol gösteren, rehber. |
ERKEK |
| KILIÇ |
Uzun ve kesici savunma aracı |
ERKEK |
| KILIÇALP |
Kılıç gibi keskin yiğit. |
ERKEK |
| KILIÇASLAN |
Kılıç gibi keskin yiğit. İlk Selçuklu Sultanı Süleyman Şah'ın oğlu. Daha sonra O da Selçuklu hanedanının başına geçti. |
ERKEK |
| KILIÇHAN |
Kılıç gibi keskin yiğit. |
ERKEK |
| KILINÇ |
1. Çelikten silah. 2. Davranış, yaratılış, huy. |
ERKEK |
| KINAY |
Çok çalışkan, etkin, faal. |
KIZ/ERKEK |
| KINCAL |
1. İnce zarif. 2. Aksi. |
KIZ/ERKEK |
| KINER |
1. İnce zarif. 2. Aksi. |
ERKEK |
| KINIK |
1. Kaynak, menba. 2. İstek, arzu, gayret. 3. Obur. 4. Oğuzların 24 boyundan biri. |
ERKEK |
| KINIKASLAN |
1. Kaynak, menba. 2. İstek, arzu, gayret. 3. Obur. 4. Oğuzların 24 boyundan biri. |
ERKEK |
| KINNESRİN |
Kuzey Suriye'de bir şehir, eski Halepde denilmektedir. |
KIZ |
| KIRAÇ |
Sulanmayan toprak, kır halinde işlenmemiş bitek olmayan toprak |
ERKEK |
| KIRALP |
Kır beyi, taşrada oturan. |
ERKEK |
| KIRAY |
1. Genç, delikanlı. 2. Ürün vermeyen arazi. 3. Eşkıya yol kesen. |
ERKEK |
| KIRCA |
1. Dolu. 2. Ufak ve sert taneli kar, rüzgarla karışık yağmur. |
ERKEK |
| KIRDAR |
Ölçülü davranış, soğukkanlılık. |
ERKEK |
| KIRGIZ |
1. Gezici, gezgin. 2. Kırgızistan'da oturan halk. |
ERKEK |
| KIRHAN |
Kırçıl han |
ERKEK |
| KIRTEKİN |
Kır beyi, taşrada oturan. |
ERKEK |
| KISMET |
1. Bölme, pay etme, hisselere ayırma. 2. Talih, nasip, kader. 3. Şayi olan hisseyi tayin etme belirtme. |
KIZ |
| KIVANÇ |
1. Sevinç, memnuniyet. 2. Övünen, güvenen, iftihar eden. |
KIZ/ERKEK |
| KIVILCIM |
Yanmakta olan ateşten sıçrayan küçük ateş parçaları |
KIZ/ERKEK |
| KIYAM |
1. Kalkma, ayağa kalkma, ayakta durma. 2. Namazda ayakta durma. 3. Bir işe başlama. 4. Ayaklanma. 5. Ölümden sonra dirilme, ayağa kalkma. |
ERKEK |
|
|
| KIYAS |
1. Bir şeyi başka şeye benzeterek hüküm verme. 2. Karşılaştırma, örnekseme. 3. Umum kaideye uyma. |
ERKEK |
| KIYMET |
1. Değer. 2. Bedel, baha, tutar. 3. Şeref, onur, itibar. |
KIZ |
| KIZILÖZEN |
Kızılırmak, güney Azerbaycan'ı 2 defa katederek Gilan'da Hazer denizine dökülen ırmak. |
KIZ |
| KIZILTAN |
Kızıl renk almış tan |
KIZ |
| KİBAR |
1. Duygu, davranış ve hareket bakımından ince, zarif, nazik, çelebi. 2. Büyük cömert, asil, zengin. 3. Şık, seçkin. 4. Büyükler, ulular. 5. Kibirli. |
KIZ |
| KİBARİYE |
İnce, zarif - Cömert, asil |
KIZ |
| KİÇİHAN |
Küçük hükümdar. |
ERKEK |
| KİFAYET |
1. Yetişme, el verme, kafi gelme. 2. Bir işi yapabilecek yetenekte olma. |
KIZ |
| KİMEK |
X. yy. İrtiş'in orta bölgesinde yaşayan bir Türk kavmi. |
ERKEK/KIZ |
| KİRAM |
1. Soydan gelenler, soyu temizler, ulular, sergelil2. Cömertler, eliaçıklar. Sahabenin lakabı olmuştur. |
ERKEK |
| KİRAMI |
1. Cömertçe, eli açıklara özgü. 2. Soylular, ulular, şereflilerle ilgili. |
ERKEK |
| KİRAZ |
Gülgillerden bir meyva ağacının sulu |
KIZ |
| KİRMAN |
1. Hisar, kale. 2. İran'da bir eyalet ve bu eyaletin bugünkü merkezi. |
ERKEK |
| KİRMANŞAH |
1. Hisar, kale. 2. İran'da bir eyalet ve bu eyaletin bugünkü merkezi. |
ERKEK |
| KİSRA |
İran şahlarının adı. |
ERKEK |
| KİŞVER |
Ülke. |
KIZ |
| KİTİARAZ |
Dünyayı süsleyen, dünyanın süsü olan. |
KIZ |
| KİYAN |
1. Yıldız. 2. Merkez. |
KIZ |
| KİYASET |
Uyanıklık, anlayışlılık. |
KIZ |
| KOCA |
1. Eş. Ev ve ailenin yaşça en büyüğü. 2. İri, kocaman. 3. Akıllı, tedbirli yiğit. |
ERKEK |
| KOCAALP |
Yaşlı, ulu, yiğit |
ERKEK |
| KOCYİĞİT |
Yürekli, cesur, kahraman. |
ERKEK |
| KOÇAK |
Yürekli, eli açık. 2. Yüce gönüllü. 3. Konuk sev4. Yiğit, korkmayan kişi, savaşçı. 5. Açık kestane renginde olan. |
ERKEK |
| KOÇAKALP |
Cömert, kahraman, yiğit. |
ERKEK |
| KOÇAKALR |
Cömert, kahraman, yiğit. |
ERKEK |
| KOÇAKER |
Cömert, kahraman kimse. |
ERKEK |
| KOÇAŞ |
1. Kılavuz, rehb2. Yağmur bulutu. |
ERKEK |
| KOÇAY |
Koç gibi güçlü. |
ERKEK |
| KOÇER |
Sağlıklı, yürekli er. |
ERKEK |
| KOÇHAN |
Sağlıklı, yürekli er. |
ERKEK |
|
|
| KOÇUBEY |
Koçu arabasını kullanan kişi. Koçu |
ERKEK |
| KOÇYİĞİT |
Yürekli, cesur, kahraman. |
ERKEK |
| KOKSAL |
Yer altında geniş bir alana dağılan kök. |
ERKEK |
| KOLÇAK |
Yiğit, mert, koçak |
ERKEK |
| KONGAR |
San ile siyah karışımı bir renk, koyu kumral, kestane rengi. |
ERKEK |
| KONGUR |
San ile siyah karışımı bir renk, koyu kumral, kestane rengi. |
ERKEK |
| KONGURALP |
San ile siyah karışımı bir renk, koyu kumral, kestane rengi. |
ERKEK |
| KONGURTAY |
San ile siyah karışımı bir renk, koyu kumral, kestane rengi. |
ERKEK |
| KONUR |
Bozla sarı arası bir renk - Yanık kırmızı - Gururlu, kibirli - Kahraman, |
ERKEK |
| KONURALP |
1. Cesur, yiğit, Orhan Gazi'nin komutanlarından biri. |
KIZ/ERKEK |
| KORAL |
Sınır muhafızı; Kaynağı dini ezgi olan orkestra parçası |
ERKEK |
| KORALP |
Sınır muhafızı; Kaynağı dini ezgi olan orkestra parçası |
ERKEK |
| KORAY |
İyice kor rengine gelen ay. |
ERKEK |
| KORCAN |
Ateşli, canlı |
ERKEK |
| KORÇAK |
Heykel |
ERKEK |
| KORÇAN |
Ateşli, canlı, hareketli. Çağlayan |
ERKEK |
| KOREL |
Kor gibi etkili, yakıcı kişi |
ERKEK |
| KORGAN |
Hisar kale. |
ERKEK |
| KORHAN |
Ateşli, canlı, güçlü hükümdar. |
ERKEK |
| KORKMAZ |
Korkmayan, yılmayan, cesur |
ERKEK |
| KORKUT |
1. Büyük dolu tanesi. 2. Korkusuz, yavuz, heybetli. 3. Cin, şeytan. |
ERKEK |
| KORKUTALP |
1. Büyük dolu tanesi. 2. Korkusuz, yavuz, heybetli. 3. Cin, şeytan. |
ERKEK |
| KORTAN |
1. Yanan, sıcak ten. 2. Yalçın ve kesik kaya. 3. Pelikan kuşu. |
ERKEK |
| KORUR |
1. Açık san, açık kestane renkli. 2. Kimseyi beğenmeyen gururlu, kendini beğenmiş. 3. Süslü, çalımlı, şık. |
KIZ/ERKEK |
| KOTUZ |
Gururlu, kibirli. |
ERKEK |
| KOTUZHAN |
Gururlu, kibirli. |
ERKEK |
| KOYAK |
1. Vadi, dere. 2. Dağlar ve kayalıklar üzerindeki doğal çukurlar. 3. Dağ yolu üzerindeki otluk. 4. Etkili, dokunaklı. |
ERKEK |
| KOYAŞ |
Güneş. |
KIZ/ERKEK |
| KOYGUN |
1. Etkili, hüzünlü, dokunaklı. 2. Akdoğan. |
ERKEK |
| KOYTAK |
Rüzgar almayan çukur yer. |
ERKEK |
|
| KOYTAN |
Dağ bucağı. |
ERKEK |
| KOZA |
İçinde tohum ya da krizalit bulunan koruncak. |
KIZ |
| KÖKEN |
1. Bir şeyin çıktığı, dayandığı temel, biçim neden ya da y2. Kavun, karpuz, kabak gibi bitkilerin toprak üstüne yayılan dalları. 3. Soy, asıl, ata. |
ERKEK |
| KÖKER |
Köklü soydan gelen kimse. |
ERKEK |
| KÖKLEM |
İlkbahar |
ERKEK |
| KÖKSAL |
Kök+Sal |
ERKEK |
| KÖKSAN |
Tanınmış, ünlü ad. |
ERKEK |
| KÖKŞİN |
1. Gök renginde. 2. Yaşlı, koca. |
ERKEK |
| KÖKTEN |
1. Köklü, yüzeyde kalmayan, derine inen. 2. Soylu. |
ERKEK |
| KÖRNES |
Ayna. |
KIZ/ERKEK |
| KÖSE |
Sakalı bıyığı hiç çıkmayan veya seyrek olan. Daha çok lakab olarak kullanılır. |
ERKEK |